Keza kurbanın bu kadar yaygın olmasının sebebi nedir, hiç düşündünüz mü?
Çünkü kurban antik Avrasya dinlerinin en temel ritüeliydi. Bir kurban ayininde Şaman ve Brahman en az dört saat ayin yaptırırdı. Dinin birinci şartıydı kurban... Yeni dinde ise (İslam) farz bile yapılmadı. Peygamberimiz iki defa kurban kesmişti, o da hacca gidemediği için! İyiden iyiye azaltılarak hac ile sınırlı hale getirilmesine rağmen kurbanın "neden bu kadar yaygınlaştığı" üzerinde düşünün biraz... Bunun da ele aldığımız konuyla (atalar dini) alakalı olduğunu görürseniz hiç şaşmayın...
Keza kandil gecelerinin bu kadar yaygın olmasının sebebi nedir, hiç düşündünüz mü?
Şeyhlerin, pirlerin, dedelerin, seyyitlerin, medyumların, cinci hocaların, okunmuş ayetlerin, türbelerin, yatırların, mezarların bu kadar revaç bulmasının nedeni nedir, hiç düşündünüz mü?
Çünkü antik Avrasya dinleri ölmedi, yaşıyor.
Ciddi bir karşılaştırma yaparsanız apaçık göreceksiniz.
Bu ülkenin halkını da devletini de dindarını da laikini de diriler değil; ölüler yönetiyor.
Yaşayan akıl ve vicdan değil; veli, şeyh, baba, dede ve ata ruhları yönetiyor.
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard
_Din, gönüllü köleliktir. Herzen
_Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı
_Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch
_Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Sizce de hayatı çok hızlı yaşamıyor muyuz? Bir yerde durup düşünmemiz gerekmiyor mu? Neyi doğru neyi yanlış yaptık? Hatayı çoğu zaman karşıda arıyoruz. Ya biz yanlış bakıyorsak?
Kaç kişiyi istemeden kırdık, kaç kişi bizi kırdı? Yeterince şükrediyor muyuz, teşekkür edip özür diliyor muyuz? Daha doğrusu yaşıyor muyuz yoksa hayatı akışına bırakan ölüler miyiz? Belki de hayatı tekrar sorgulamak gerek; iyi düşünün sadece okula veya işe gitmek, fatura ödemek, televizyon izlemek ve en sonunda ölmek için doğmuş olamayız.